5 Nisan 2015 Pazar

Aşk nedir ? Mutluluk mu ? Yoksa sonrasında çektiğin acı mı ? Insanlar sadece mutluyken mi aşık ? Ne kadar çok sorguluyor insan kendisini aşk konusunda. Bence aşk , mutlu olmakla mutsuz olmak arasında gelip giden bir döngü.Mutluyken çok aşıksın hakettiğimiz yaşıyoruz diyoruz.Peki ya mutsuzken ? Ben bunu hakedecek ne yaptım ? Diye kendimizi yiyoruz.Oysa ne kadar komik , güzel şeyleri sorgulamazken hep mutsuzluğumuzu sorguluyoruz.Mutluluk veya mutsuzluk sebebini hakla sorgulamamalyız. Sen çok iyi bir insan olabilirsin karşında ki eğer kötü biriyse bu onun karakterimi yoksa sen haketmediğin için yaşadığın durum mu ? Hayatta her şeyi kontrol altına alamayız fakat seçebiliriz.Tıpkı hayatımıza giren insanlar gibi. Onları biz kabul ettiğimiz için hayatımızda varolurlar.Eğer kendimizi sorgulamak istersek belki bu noktada biraz sorgulayabiliriz.Ama bu sorunun için de çok fazla kaybolmamalı insan. O an kalbin onu istedi ve oldu .Neden onu hayatıma kabul ettim ? Neden onu aldım ? İşte aşkın körlüğü de tam burada ortaya çıkıyor. Aşk hiç suçsuzken bile kendinde suç aramaktır. Çünkü insan karşısındakini düzeltemediğini anladığında yaşadığı kaybın hesabını kendisi üstlenir. 
Bunun sebebi ise,yitirilen her şeye rağmen içinde kalan ufak bir umut.Onun asla değişmeyeceğini kabullenip kişinin kendisini değiştirmeye çalışmak istemesidir. Aslında bir soru ne kadar çok anlam barındırıyor içerisinde.
Hayatta kimse boşanmak için evlenmez veya ayrılmak için flört etmez. Sonucunu bilmediğin bir yola başladığında sonunda çıkan kötü sonuçlar senin onu hayatına kabul ettiiğin için başına gelenler değil,yaşaman gereken bu olduğu için yaşadıklarındır.Bazı olayları sorgulamadan kader diyerek geçebilmeli insan.Evet yaşadım,üzüldüm ama bunu yaşamalıymışım demek ki görmüş oldum birdaha ki sefere daha dikkatli olacağım. Acılardan beslenmeyi öğrenmeliyiz. Mutlulukta mutsuzlukta bizim için.Mutsuzluklarımızdan pay çıkararak bize zarar vermelerini izlemek yerine fayda çıkarmaya dönüştürmeliyiz. Çünkü her mutsuzluk bizim için hayatla ilgili bilmediklerimizi öğrendiğimiz bir derstir.
Affetmeyi bilmeliyiz. Affetmeliyiz ki hayatımıza devam edelim.Affetmemek geçmişle bağımızı koparamamaktır. Neden bizi üzen kişilere bağlı olarak yaşayalım ?

16 Ocak 2015 Cuma

Sosyal Kaygı Nedir ?


 

Sosyal kaygı , kişinin yeni tanıştığı insanlar karşısında bütün gözlerin onda olduğunu hissettiği zamanlarda yaşadığı kaygı durumudur.Sosyal kaygıya sahip olan kişiler de genellikle insanlarla etkileşim de olacakları ortamlardan kaçınma isteği görülür.Bu durumlarda olan kişilerin sesi,elleri titreyebilir,yüzü kızarabilir .Yeni ortamlara girecekleri zaman konuşmaktan çekinirler ve  ' ya yanlış bir şey dersem , rezil olursam ' gibi kaygılara kapılırlar. Misafirliğe gitmekten farklı ortamlara girmekten kaygılandıkları için bu kişilerin sosyal bireyler olması pek kolay olmaz.Kaygılar sebebiyle kişi istediği hayatı yaşayamaz.Çünkü kaygıları isteklerinin önüne geçer ve kişinin kendisini kaygılı hissedeceği durumlardan kaçındırırak aslında hayatını sınırlandırmış olur.Kişi bir ortama girmeden önce kaygılarının ona utanç vereceğini düşünür.Örneğin , çok gitmek istediği bir yemeğe sırf yeni insanlar var ve herkesin gözü onun üzerinde olacak bunun sonucunda yanlış bir şey söylersem rezil olacağım,utanacağım diye kaygılanacağı için kişi ne kadar istese de o yemeğe gidemeyecektir.Bir başka örnek ise, topluluk karşısında sunum yapmaktan çekindiği için kaygıları kişiyi okulu bırakmaya kadar sürükler.Doğru bilinen bir yanlışı da düzeltmek gerekirse sosyal kaygınn sonucunda kişi panik atak geçirmez veya sosyal kaygı bir panik atak altındaki değildir.

Nasıl Başederiz ?
Sosyal kaygı yaşadığınız durumlarda kaygılarınızı bastırarak kendinizi telkin etmelisiniz.Bu durumlar da ' -'ben konuşmayı bilmeyen veya bilgisiz bir insan değilim konuşmaktan çekineceğim hiç bir durum yok'
-'yanlış bir şey söylersem en kötü başıma ne gelebilir ? Herkes yanlış bir şey söyleyebilir,dönüp düzeltebilirim.
-'bir başkası yanlış bir şey söylese ben onunla alay etmem,düzeltmesini dinlerim veya düzeltmese de söylediğine saygı duyarım.'
Gibi cümlelerle kendinizi telkin edebilirsiniz.

 Sosyal kaygı,tedavisi mümkün bir alandır.Psikyatrik ilaç tedavisi ve bilişsel terapiyle çözülebilir.